Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İSTANBUL'A SERZENİŞ

  ahh istanbul bir karga gaklamasinda duydum seni bir martının yakarisinda yanına oturdugumda gün batiminin kizilligini yudumladim gün erirken yavaş yavaş demir kilise sereserpe karsimdayken ve ardında fener rum patrikhanesi... birden bir ıslık çatıdaki beyefendi güvercinlerini çağırıyordu yine sonbahar bu bedene hükmederken kırlangıçlar çok uzaklara göçlenmişlerdi titreyişlerle ve gün batiminin tüm nümayişleriyle sarının bütün tonlarına bürünerek örttün bedenimi ve birden bir şafak tanrıçası gibi göz kırptım sana irkildin, ürperdin ve tek olan bedenlerimizde bir ahh sesiyle yankılandık istanbul ise kanatlarimizin altinda  hırçın bir yosma gibi uzaniverdi

ACI KİRAZ

Yönetmen : Serdar Akar Senaryo : Oliver Romevski Görüntü Yönetmeni : Dejan Dimeski Müzik : Mazlum Çimen, Saki Çimen Oyuncular : Erdal Beşikçioğlu, Belçim Bilgin, Halil Ergün, Ertan Saban, Bülent Şakrak, Luran Ahmeti Türkiye / Dram / 95 Dk. Film sonrası ağzımda acı bir kiraz tadı hissettim diyeceksiniz. Kiraz etrafında her biri birbiri ile iç içe olan ve bunun farkına çok sonra varan insanların hayat hikayesini konu edinmiştir. Hayata tutunma ya da tutunamama da filmi izlerken zihninizi kurcalar bir yandan. Filmin içerisinde göçmenler de konu edinmiştir. Sahtekar bir nakliyecinin, lösemi hastası çocuğunu kurtarmaya çalışan bir babanın, şiddet gören doktor hanımın, kiraz yetiştiren yaşlı bir amcanın ve hayırsız evladının, kızına bağlı olan ancak her türlü bataklığa düşmüş, morfin bağımlısı güzel bir kadının, küçük yaşlarda cinsel istismara maruz kaldığı hissettirilen ve sonrasında kendilerine yapılan kötülüğün intikamı ile bataklıkta var olan , kötülük abidesi gençlerin ve birbirinden...

SADE SODA

   "Yaza dair olan içeceğe ithaftır." lavoba deliğinden aşağıya dökülen bir soda gibiyim.(SADE) köpük köpük olmuş (SODA) gibi girdaba kapılmış  dalkavuklar her yerde yüzlerinde insanımsı maskelerle bir mitralyöz gibi defalarca patlamaya hazır öfkemle bekliyorum ,bekliyorum , elimde buğdaylarla sonra zihnimde patlıyor şimşekler , gök gü(r)lüyor çoraklaşan bedenim kupkuru(SADE) tozu dumana katıyor yüreğim her şeyi ve gözlerim takılıyor lavoba deliğine akıp giden ,köpük köpük olan sade sodaya  

Duraktan Durağa Düşünüşler ve Düşüşler

Bir otobüs durağı olmak Çok binilen ya da az inilen Dur lambasına basılan, Şoförün dikkatsizliğinden kaçan, Es geçilen bir durak olabilmek... Ne fark eder Serde bir durak olmak varsa İçeriden dışarıyı izlerken zihnine üşüşür gördüklerin ve bir yerlere götürülen arı kovanları, sırtında sepetle sabahın köründe yük taşıyan bir kadın, ve balık mevsimine hazırlanan cilalanmamış bir takanın çıplak ahşap bedeni , balkon korkuluklarından sarkıtılan rengarenk seccadeler - tek tip olanların namaz kıldığı- Kokusunu takınmış güller, Bir balkondan bakan lakin şehre hiç ait olmayan bir yaşlı teyze, Kent ortasına terk edilmiş, kasası sökülmüş bir kamyon ve üzerinde bitmiş bitkiler -Can çekişiyor o demir kütle haliyle- Camın ardındaki dünyadan zihnine hücum eder ... Sonra dur düğmesine basmak istersin ansızın Basarsın da şoförü ikaz eden sesle birlikte "duracak"yazısı belirir kapı üzerinde ve durması gereken otobüs durakta durur, Atarsın adımlarını içeriden dışarıya Sonra bir durakta ine...

BİR ÖRÜMCEK DONUNDA

Bir örümcek donunda Bir limona aşık olabilmek Her gece ziyaretine gidip Ağlarla yapraklarını kutsamak ve bir mabed inşa etmek oraya Çiçeklerinin baygın kokusuyla  sarhoş olmak Gecenin tüm vahşiliğinde  güveni aramak Ağlarimdan bakınca göremezsin  Katı olan yüreğinin ardındaki örtüyüm Sırla sır olmayan arasında bir perdeyim Usulca dokun bana Titreşen aşkımı göreceksin Titreşen ve bir mağaraya siper olan  aşkımın meyvelerini Arka bacaklarımla inşa ettim aşkımı Çelikten bir muhafız oldum Çelikten bir aşkla sundum karnımdakini Ya rahim dedim ardından Rahman oldum...

SES İLE NEFES ARASI SÖYLENCE

                                                                                                   "Uyandım , uyanıyorum ve                            zihnin oyunu bitti."                      Bir delinin sayıklamaları                 ancak bu kadar makûl olabilir.            Gece bir sürgün         Lal olmuş akıyor      Bağrından aşk  İçre bir sızı  Hoş eder ruhu.       Bir nefes             Seste varoluş             ...

ONCA YOKSULLUK VARKEN( La vita davanti a sé)

Mutluluk için ayılıp bayılacak değilim .Gelirse ne âlâ g elmezse kim takar?                                    Hırsızlık, uyuşturucu madde satışı ve buna benzer suçları işleyen Senegalli bir yetim çocuğu olan Momo, İtalya sahil kasabası Bari’de şekilleniyor. Günlerini var olmanın iç sıkıntısı içerisinde yalnız ve hırsızlık yaparak geçiren Momo bir gün, Yahudi Soykırımı’ndan kurtulan Madam Rosa isimli bir kadını soyar. Momo’nun bakımını üstlenen bir yaşlı adam vardır. Bu yaşlı adam, aynı zamanda doktordur ve ihtiyacı olan birçok kişiye yardımcı olmaya çalışmaktadır. Aslında Momo'nun yapmış olduğu bu hırsızlık Momo'nun yolunu Madam Rosa ile kesiştirecektir ve yaşlı adam Madam Rosa’dan bir istekte bulunacaktır. Madam Rosa'nın Momo’yu yanına almasını, onun hayatında bir kadın rolüne ihtiyacı olduğunu da bu isteğini dile getirirken sözlerine eklemektedir. Hatta Madam Rosa'ya aylık bir miktar para da te...