Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

VENÜSLEŞEN KADINLAR

  Bir veda sessizce Bir terk ediş istemsizce Bir ayrılış ıssızca Bir seyrediş gizlice Bir öpüş kösnülce  Bir dokunuş usulca  Bir bakış neçe Tarifi yok bir sükût  Gün yavaş yavaş damitirken sarısını Turuncuya çalarken yüzünü Dağların kızarması  Bulutların mahcubiyet hissetmesi Ve rüzgarın eteklerini  Yapraklara sürümesi yok mu Ağaçların o gölde gölgeleri ile  Yıkanmaları peki  Suda arz-ı endam etmeleri  Yaprakları ile fısıldaşmaları Yok mu  Gün gecesilleşirken  Gecenin koynunda tam da kuzeyde  Kızıl gezegenin göz kırpması  Erkeklerin ondan medet umması  Ve kadınların daha da Venüsleşmesi yok mu  Yok ummadan sevmek  ve yok mu tarumar olmak?

İSTANBUL'A SERZENİŞ

  ahh istanbul bir karga gaklamasinda duydum seni bir martının yakarisinda yanına oturdugumda gün batiminin kizilligini yudumladim gün erirken yavaş yavaş demir kilise sereserpe karsimdayken ve ardında fener rum patrikhanesi... birden bir ıslık çatıdaki beyefendi güvercinlerini çağırıyordu yine sonbahar bu bedene hükmederken kırlangıçlar çok uzaklara göçlenmişlerdi titreyişlerle ve gün batiminin tüm nümayişleriyle sarının bütün tonlarına bürünerek örttün bedenimi ve birden bir şafak tanrıçası gibi göz kırptım sana irkildin, ürperdin ve tek olan bedenlerimizde bir ahh sesiyle yankılandık istanbul ise kanatlarimizin altinda  hırçın bir yosma gibi uzaniverdi

ACI KİRAZ

Yönetmen : Serdar Akar Senaryo : Oliver Romevski Görüntü Yönetmeni : Dejan Dimeski Müzik : Mazlum Çimen, Saki Çimen Oyuncular : Erdal Beşikçioğlu, Belçim Bilgin, Halil Ergün, Ertan Saban, Bülent Şakrak, Luran Ahmeti Türkiye / Dram / 95 Dk. Film sonrası ağzımda acı bir kiraz tadı hissettim diyeceksiniz. Kiraz etrafında her biri birbiri ile iç içe olan ve bunun farkına çok sonra varan insanların hayat hikayesini konu edinmiştir. Hayata tutunma ya da tutunamama da filmi izlerken zihninizi kurcalar bir yandan. Filmin içerisinde göçmenler de konu edinmiştir. Sahtekar bir nakliyecinin, lösemi hastası çocuğunu kurtarmaya çalışan bir babanın, şiddet gören doktor hanımın, kiraz yetiştiren yaşlı bir amcanın ve hayırsız evladının, kızına bağlı olan ancak her türlü bataklığa düşmüş, morfin bağımlısı güzel bir kadının, küçük yaşlarda cinsel istismara maruz kaldığı hissettirilen ve sonrasında kendilerine yapılan kötülüğün intikamı ile bataklıkta var olan , kötülük abidesi gençlerin ve birbirinden

SADE SODA

   "Yaza dair olan içeceğe ithaftır." lavoba deliğinden aşağıya dökülen bir soda gibiyim.(SADE) köpük köpük olmuş (SODA) gibi girdaba kapılmış  dalkavuklar her yerde yüzlerinde insanımsı maskelerle bir mitralyöz gibi defalarca patlamaya hazır öfkemle bekliyorum ,bekliyorum , elimde buğdaylarla sonra zihnimde patlıyor şimşekler , gök gü(r)lüyor çoraklaşan bedenim kupkuru(SADE) tozu dumana katıyor yüreğim her şeyi ve gözlerim takılıyor lavoba deliğine akıp giden ,köpük köpük olan sade sodaya  

Duraktan Durağa Düşünüşler ve Düşüşler

Bir otobüs durağı olmak Çok binilen ya da az inilen Dur lambasına basılan, Şoförün dikkatsizliğinden kaçan, Es geçilen bir durak olabilmek... Ne fark eder Serde bir durak olmak varsa İçeriden dışarıyı izlerken zihnine üşüşür gördüklerin ve bir yerlere götürülen arı kovanları, sırtında sepetle sabahın köründe yük taşıyan bir kadın, ve balık mevsimine hazırlanan cilalanmamış bir takanın çıplak ahşap bedeni , balkon korkuluklarından sarkıtılan rengarenk seccadeler - tek tip olanların namaz kıldığı- Kokusunu takınmış güller, Bir balkondan bakan lakin şehre hiç ait olmayan bir yaşlı teyze, Kent ortasına terk edilmiş, kasası sökülmüş bir kamyon ve üzerinde bitmiş bitkiler -Can çekişiyor o demir kütle haliyle- Camın ardındaki dünyadan zihnine hücum eder ... Sonra dur düğmesine basmak istersin ansızın Basarsın da şoförü ikaz eden sesle birlikte "duracak"yazısı belirir kapı üzerinde ve durması gereken otobüs durakta durur, Atarsın adımlarını içeriden dışarıya Sonra bir durakta ine

BİR ÖRÜMCEK DONUNDA

Bir örümcek donunda Bir limona aşık olabilmek Her gece ziyaretine gidip Ağlarla yapraklarını kutsamak ve bir mabed inşa etmek oraya Çiçeklerinin baygın kokusuyla  sarhoş olmak Gecenin tüm vahşiliğinde  güveni aramak Ağlarimdan bakınca göremezsin  Katı olan yüreğinin ardındaki örtüyüm Sırla sır olmayan arasında bir perdeyim Usulca dokun bana Titreşen aşkımı göreceksin Titreşen ve bir mağaraya siper olan  aşkımın meyvelerini Arka bacaklarımla inşa ettim aşkımı Çelikten bir muhafız oldum Çelikten bir aşkla sundum karnımdakini Ya rahim dedim ardından Rahman oldum...

SES İLE NEFES ARASI SÖYLENCE

                                                                                                   "Uyandım , uyanıyorum ve                            zihnin oyunu bitti."                      Bir delinin sayıklamaları                 ancak bu kadar makûl olabilir.            Gece bir sürgün         Lal olmuş akıyor      Bağrından aşk  İçre bir sızı  Hoş eder ruhu.       Bir nefes             Seste varoluş                    Üryan bedene                              Üflenen ruh,                                          Ru-be-rû                                                    İns olmak                                                        Mayalanmak                                                               Ve ardından                                                                   Sûret olmak                                                                  Bu alemde...                                                              Düşmek aslından                      

ONCA YOKSULLUK VARKEN( La vita davanti a sé)

Mutluluk için ayılıp bayılacak değilim .Gelirse ne âlâ g elmezse kim takar?                                    Hırsızlık, uyuşturucu madde satışı ve buna benzer suçları işleyen Senegalli bir yetim çocuğu olan Momo, İtalya sahil kasabası Bari’de şekilleniyor. Günlerini var olmanın iç sıkıntısı içerisinde yalnız ve hırsızlık yaparak geçiren Momo bir gün, Yahudi Soykırımı’ndan kurtulan Madam Rosa isimli bir kadını soyar. Momo’nun bakımını üstlenen bir yaşlı adam vardır. Bu yaşlı adam, aynı zamanda doktordur ve ihtiyacı olan birçok kişiye yardımcı olmaya çalışmaktadır. Aslında Momo'nun yapmış olduğu bu hırsızlık Momo'nun yolunu Madam Rosa ile kesiştirecektir ve yaşlı adam Madam Rosa’dan bir istekte bulunacaktır. Madam Rosa'nın Momo’yu yanına almasını, onun hayatında bir kadın rolüne ihtiyacı olduğunu da bu isteğini dile getirirken sözlerine eklemektedir. Hatta Madam Rosa'ya aylık bir miktar para da teklif eder. İlk başta bu isteği Madam Rosa hiç hoş karşılamasa da kabul e

MAR ADENTRO(İÇİMDEKİ DENİZ)

"İçinde deniz olan bir adamın yolu elbette İstanbul'a da düşmüştür." İçinde deniz olan bir adamın hikayesi.   Javier Bardem'in oyunculuğu  çok iyi . Tıpkı Karakomik 2 Arada adlı bölümü izlerken gözüm bu adamı bir yerden ısırıyor diyorsunuz ya ve bir anda o adam Cem Yılmaz oluyorsa işte bu filmde de   gözüm bir yerden bu adamı ısırıyor diyorsunuz  ve bir anda  Ramon sandığınız kişi aslında Javier Bardem'miş bunu fark ediyorsunuz. Filmde 26-27 yıl gibi bir süre yatağa bağımlı birinin son anlarını izliyorsunuz. Yengesi onu çocuğu gibi seviyor bakımını üstleniyor. Evdeki abi, yeğen ve baba da bu yükü paylaşıyor. Sonuçta yatağa bağımlı birine bu kadar uzun yıllar bakmak hiç de kolay değil. Özgürlüğü kısıtlayan, aile olmanın sorumluluğunu hissettiren bir durum. Özgürlük derken filmin sonlarına doğru Ramon'un söylediği şu sözlerle zihnimizin içindeki özgürlük kavramı sarsılıyor ve Ramon özgürlüğe yeni bir tanım getiriyor: " Gördüğünüz gibi yanımda içinde siyanür

GECEYE DAİR

Ey gece ört beni Karanlığınla kar  Zifiri olan bedeninin Kıvrımlarında bulayım Kendimi... Ey gece pak olmak Kimin haddi, Hem de senin koynunda Sana dokunurken, Yanmış olsam da Yanacağımı bilsem de Al beni koynuna Çıplaklığınla sar beni, Issızlığında, bir hûrek misali  dikeyim bakışlarımı Günahkâr bedenime. Mahcup olayım, O bilge bakışların hapsinde. Ey gece koynunda  tüm yıldızlar ve ay ki güneşin arta kalan ışığı Sen bir sonsuzluğun kapısıyken Eşiğinden kabul buyur beni içeri... Aşkı sun bana Bedenî zevklerden arınık Katışıksız haliyle Sun bir kadehte Ki kadeh artık ne billûr Ne de kristal Mey ise ne kırmızı Ne de saf o üzümün suyu, Ey gece çamurun çocuğu olmak Benim suçum mu Ateşin bana secde etmemesi Ya da bir ışık olamamak Benim suçum mu ey gece? Ey gece  nerede beni kabul edeceğin o hudut? geçiş izni bende değil bilesin Ve Ey gece ört beni Sessizce , çığlıklarım içimde kalsın ört beni ki içimdekileri sana damıtayım. Mevlana olmak ne haddimize, "Destur!" deriz kendimiz

BİR KİTAP BİR YAZAR

Kitap Batmayan Gün, yazarı ise Samiha Ayverdi'dir. Günlük hayatın akışı içerisinde tasavvuf üzerine kurgulanmış ve edebî bir eser okumak istiyorsanız Samiha Ayverdi bu hususta iyi bir tercihtir. Aşkın her hâli kitapta sorgulanır ancak ele alınan aşk, günümüzde içi boşaltılan ve sadece cinsellikle ilişkilendirilen bir aşk değildir. Mevzusu geçen aşk kanlı canlı bir insana, bir sûrete duyulan ve bu sûretten ilahî olana ulaşılan bir aşktır.  Aliye yaşıtlarından farklı ve dedesi İrfan Paşa'ya bazı açılardan benzerlik gösteren bir hanımefendidir. Burada soya çekimin üzerinde durulmuştur. Annesi sıradan bir kadındır. Hatta kızı ile mizaç farklılıkları olduğu için pek anlaşamaz ve kızını sürekli eleştiren bir tavırla karşımıza çıkar. Burada anne-kız çatışması da işlenen bir konudur. Anne; davetler veren, bu davetlerin kusursuz olmasına kafa yoran, manevî herhangi bir konu hakkında konuşmayan sadece gündelik işlere kafa yoran bir kadındır. Annesinin bu tutumu da Aliye'yi bir iç sık

IŞINLANMA NEDİR?

Işınlanma bir cismin ışık hızında bir başlangıç konumundan başka bir konuma yolculuğu mudur? Zannediyorum ki yanılıyoruz. Yazının devamını "Black Mesa" oyununun en etkileyici soundtracklerinden birisi "Ascension" ile okuyarak hayal gücünüzü yükseltebilirsiniz.👽 Işınlanma eğer teorik olarak, insanlar için gerçekleştirilebilir olsa idi şu şekilde tarif edilebilirdi: Başlangıç noktasındaki kişiyi yok edip, varış noktasında aynı kişiyi yeniden oluşturmaktır. Bu işlemlerin ışık hızında gerçekleştiğini düşünün. Ne kadar olağan, etik dışı geliyor değil mi! Ancak tam anlamı ile bu şekilde tarif ediliyor. Ütopik olduğunu ve gerçekleşme ihtimalinin az çok mümkün olmadığını tahmin edebiliyorsunuzdur. Ancak bu kadar ütopik bir konuya neden bu kadar kafa yoruluyor dersiniz? Açıklamak gerekirse ışınlanma; insan veya gözle görülür canlılar için gerçekten mümkün olmayabilir. Ancak atomik düzeyde element, bileşik, data vb. işlevsel olabilecek cisimler için ışınlanmanın gerçekleştir

BİR AYAKKABININ SAYIKLAMALARI

"Hayat akıp giderken şu trafikte her sabah arabaların arka tamponundaki kırmızı fren lambalarını neden görmek zorundayım?  Son zamanlarda demek sana çok yüklenmişim ki o taraftan bir patlak vermişsin.  Oysaki birçok kıyafetimle uyum içindeydin. " Oysaki sabah evden çıkarken sahibim hemen ön burnumdaki yırtığı fark etti ve böyle düşündü. Bunları nerden mi biliyorum? Sahibim, bunları direksiyonun başında kendi kendine mırıldanırken duydum.  Sahibim bazen kendi arabasını kullanırdı o zaman tek görevim sadece arabanın çıkardığı homurtuları dinlemek ve fren ile gaz pedalı arasında mekik dokumak olurdu. Sakin bir şekilde güne başlayan sahibim trafikte asabileşirdi. Hele bir keresinde onu sıkıştıran taksiciyi görmedim ama sahibim de inada binerek o taksiciye yol vermemişti ki o taksici de ona  “oro..."  Eeee artık gerisini anlarsınız. Bu kelimeyi bu kadar rahat kullanmak ne kadar da kolaydı ve  bu kelimeyi hiç tanımadığın  bir kadına sarfedebilmek...  Oysaki bu kelimenin anlamı

KAFATASI AVCILARI

Kafataslarımız ile fark mı var aramızda? Sahi fark nedir? Başkalık, ayrım, nüans der sözlük.   Ben seçmedim Yahudi olmayı, Hristiyan olmayı ve Müslüman olmayı, Belki Hindu olmayı ya da Mecusi, Kim bilir belki de Yezidi olmayı. Ben seçmedim kan dolu bu dünyayı, Ben istemedim bir yasak yemiş uğruna  Dünyaya fırlatılmayı. Ve ben seçmedim çamurun çocukları  diye anılmayı. İstemediğim bunca şeye rağmen, Neden bedel ödüyor ya da ödettiriliyorum, Neden ön yargıların esiri oluyorum ve Zihnim bile beni kurban ediyor bu ön yargılara. Hûd olmak isterdim rüzgâra yön vereyim, İbrahim olmak isterdim yakılırken Ateş tesir etmesin vücuduma, Yunus olmak isterdim, İnsanımsıların yaptıklarından bunaldığımda Bir balığın karnında Üç, yedi veyahut kırk gün yaşamayı isterdim.   Ben isterdim Musa'nın asası olmak, Zalimlerin zalimliğine asa ile dokunmak, Bir ejderhaya dönüşsün asam ve Kötülüklerle mücadele etsin Yutsun onları. Belki İsa olmak isterdim